Sarı Saltuk, Büyük Abdal ve Küçük Abdal ile beraber Kaligra kalesine yola çıkar. Kaleye vardığında kalenin başına çıkar ve her yanını seyran eder. Bir şey vardır ki bilemez. O kalenin bir mahlûku ejderha vardır. Ejderha hemen Sarı Saltuk’a hücum eder ve bedenini sarar. Sarı Saltuk dar olup “Yetiş Pirim Hızır” der.
O sırada Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli Kızılca Halvet’te oturmuş Hızır ile sohbet etmektedir. Hacı Bektaş-ı Veli, Sarı Saltuk çağırınca Hızır’ım dedi. Sarı Saltuk’u ejderha bunalttı, kılıcını unuttu. Tez imdadına yetiş kılıcını hatırlat.
O zaman Hızır himmetleşip şahin olup arşa pervaz vurup Kaligra kalesine vardı. Mübarek kamçısıyla ejderhanın başına vurup iki parça eyledi.
Hızır, Sarı Saltuk’a “öte yanındaki kılıcı çekip başını kessene”. Sarı Saltuk, “Hey Hızır’ım dedi. Çağırdım erenler hakkı için kılıcım hatırımdan çıkmış. Yoksa sana zahmet edip çağırmazdım”.
Tahta kılıcı çekip ejderhanın birer birer yedi başını da kesti. O zaman Sarı Saltuk ikrar verip Hızır’dan eteğini tutup ocağına nazırsın niyazını vermiştir. Hızır’la vedalaşıp yola koyulmuştur. Hızır’ın izi hala meydandadır.