On yedi sene Üryan Hızır’a hizmet eyledi. Bir gün gönlüne geldi ki Hızır benim nasibimi niçin vermedi. Hûbyâr’ın gönlünü ikiletmesi Hızır’a ayan olur. Hûbyâr odundan gelirken Hızır Hûbyâr’ı yanına çağırır ve elinden baltasını alıp atar. Var balta nerde ise mekânın orada olsun der. Hûbyâr baltasını Gürgezçukuru denen yerde dalda asılı buldu. Hızır’ın himmet etmesiyle oraya yerleşti ve kendi tekkesini kurdu. Padişah’ın kulağına giden söylenceler ve dedikodular yüzünden Padişah Hubyar’ı huzuruna istedi. Askerler Hûbyâr’ı getirirler ve Padişah sorar;

-Sen kimsin?

Hûbyâr;

-Ben Hızır’ın hizmetkârıyım der.

Padişah, Hûbyâr’a;

-Sen Hızır’ın hizmetkârı isen sen de velâyet ve keramet vardır der. Gizlice bir sağ adamını tabuta koydurup, buyur derviş şu cenazeyi kılalım der.

Hûbyâr;

-Ölü niyetine mi, diri niyetine mi kılalım diye sorar.

Dediler ki derviş, ölü sağ niyetine kılınır mı?

Hûbyâr imamete geçip Allah-u Ekber deyince tabuttaki sağ adam ruhunu o anda teslim eder. Namazı eda edip bitirir ve bakarlar ki sağ adam ölmüş. Padişah gazaba gelmiş ve hiddetlenmiş. Ardından askerlerine emir vererek Hûbyâr’ı fırına attırır. Hızır’a ayan olur ki Hûbyâr’ın gaipten sesi gelir. Eriş pirim Hızır diye çağırır. Ol vakit Üryan Hızır yetişip, Hûbyâr’ı alıp Tekeli dağına götürüp eline bir deste gül verir ve padişahın huzuruna gönderir. Hûbyâr fırından sakalı buz tutmuş olarak çıkar.

Padişah bu keramet karşısında nasıl bir hata yaptığını anlar. Hûbyâr Sultan’ın tekkesini kurmuş olduğu köyden ve müritlerinden uzun yıllar vergi alınmaz.

Related Posts